IATA’dan Rafael Schvartzman: Avrupa Havacılığı Rekabet Gücünü Kaybediyor

Yeni Delhi – IATA’nın 2025 Genel Kurulu’nda konuşan IATA Avrupa’dan Sorumlu Bölge Başkan Yardımcısı Rafael Schvartzman, Avrupa havacılığının karşı karşıya olduğu yapısal sorunlara dikkat çekti. Schvartzman, düzenleyici, mali ve altyapısal konularda yaşanan sorunların Avrupa’nın hava taşımacılığı sektörünün rekabetçiliğini ciddi biçimde zayıflattığını ve bu durumun kıta genelinde bağlantısallığı ve ekonomik refahı tehdit ettiğini vurguladı.
Konuşmasına Avrupa havacılık pazarının kırılgan ekonomik yapısını anlatarak başlayan Schvartzman, sektörün dünya genelinde en şeffaf ve rekabetçi pazarlardan biri olmasına rağmen düşük kârlılık ve yüksek fiyat hassasiyetiyle mücadele ettiğini belirtti. Bu ortamda maliyetlerde yaşanacak her artışın doğrudan uçuş ağının daralmasına, frekansların azalmasına ve istihdam kayıplarına yol açabileceğini söyleyen Schvartzman, bunun da geniş çaplı ekonomik faaliyetler ve bölgesel bağlantılar üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını ifade etti.
Schvartzman, Draghi Raporu’na atıfta bulunarak havacılığın Avrupa’da 15 milyon kişiye istihdam sağladığını ve bölge ekonomisine 1.2 trilyon dolarlık katkı sunduğunu hatırlattı. Ancak bu katkının, tutarsız politikalar, güncelliğini yitirmiş düzenlemeler ve artan maliyetler nedeniyle risk altında olduğunun altını çizdi.
Schvartzman’ın eleştirdiği konuların başında yolcu haklarını düzenleyen AB261 yönetmeliği geldi. Bu düzenlemenin güncel olmadığını ve bugüne kadar 80’den fazla kez yargı kararlarıyla değiştirildiğini belirten Schvartzman, bu karmaşanın sektöre yılda en az 5 milyar euro ek yük getirdiğini ve gecikmeleri azaltmak yerine uçuş iptallerini teşvik ettiğini söyledi. IATA’nın önerisi, kısa ve uzun menzilli uçuşlar için gecikme tazminatı eşiğinin yükseltilmesi ve böylece hava trafik kontrol kaynaklı gecikmelerde iptal yerine uçuşun gerçekleştirilmesinin sağlanması yönünde.
Sürdürülebilirlik konusunda ise IATA’nın 2050 Net Sıfır hedefini hatırlatan Schvartzman, Avrupa Birliği’nin bu hedef doğrultusunda getirdiği sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) yükümlülüklerinin şeffaflıktan uzak ve ağır maliyetli olduğunu belirtti. SAF pazarında fiyatların net olmadığını, kuralların esnekliğe izin vermediğini ve ReFuelEU ile Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) arasındaki tutarsızlıkların havayollarına gereksiz yükler getirdiğini ifade etti. Schvartzman, daha şeffaf bir piyasa, “book & claim” gibi esnek mekanizmalar ve uyumlaştırılmış raporlama sistemleri çağrısında bulundu.
Vergilendirme konusu da sunumda öne çıkan başlıklardan biri oldu. Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde artan yolcu vergilerinin havacılık bağlantılarını ve ekonomik faaliyetleri sınırladığını vurgulayan Schvartzman, bu vergilerin kamu gelirlerini artırıyor gibi görünse de uzun vadede sektöre ve ülke ekonomilerine zarar verdiğini belirtti. İsveç’in yolcu vergisini kaldırmasını olumlu bir örnek olarak gösteren Schvartzman, Almanya’nın da benzer bir adımı değerlendirdiğini söyledi.
Altyapı ve hava trafik hizmetlerinde yaşanan dengesizliklere de dikkat çeken Schvartzman, havalimanlarının fiyatlarını artırdığını ancak performansta kayda değer bir iyileşme sağlamadığını belirtti. Havayolları %7’nin altında getiriyle çalışırken bazı havalimanlarının %20’nin üzerinde getiri sağladığını, örneğin Lizbon Havalimanı’nın %21’e ulaştığını söyledi. Hava seyrüsefer sağlayıcılarının (ANSP) da benzer şekilde daha az trafikle daha yüksek ücret talep ettiğini ifade eden Schvartzman, 2024’te ANSP ücretlerinin 2019’a göre 2 milyar euro daha fazla olduğunu ve gecikmelerin büyük bölümünün Fransa ve Almanya’daki ANSP’lerden kaynaklandığını vurguladı. Avrupa’da ANSP’lerin son olarak 2013 yılında performans hedeflerini tutturduğunu hatırlattı.
Avrupa’nın bir kapasite krizine doğru sürüklendiğini ifade eden Schvartzman, Lizbon, Polonya ve Heathrow gibi havalimanlarında genişleme projelerinin durduğunu, Amsterdam gibi merkezlerde ise mevcut kapasitenin zorlandığını söyledi. Bu durumun küresel rekabetten değil, Avrupa’daki siyasi ve düzenleyici tercihlerden kaynaklandığını vurguladı.
Konuşmasını, “Avrupa’nın bu sorunları çözebilecek araçlara sahip olduğunu” belirterek tamamlayan Schvartzman, bunun için akılcı düzenlemeler, tutarlı mali politikalar ve uzun vadeli rekabeti önceleyen bir yaklaşım gerektiğini ifade etti.
Sunumun ardından yapılan soru-cevap bölümünde, Schvartzman EU261 düzenlemesinin güncellenmesine yönelik tepkilerin farkında olduklarını ancak bu reformun uçuş iptallerini azaltarak yolcu lehine olacağını savundu. Avrupa havayollarında yaşanan personel eksikliklerine ilişkin soruya ise IATA’nın çeşitli eğitim programları ve bölgesel iş birlikleriyle süreci desteklediğini belirterek yanıt verdi. İngiltere’nin yüksek yolcu vergisi olan APD’ye ilişkin eleştirileri yineleyen Schvartzman, bu gibi vergilerin sektörel dönüşüm sürecine zarar verdiğini dile getirdi. Dijitalleşmenin önemi konusundaki bir soruya ise IATA’nın OneID girişimini örnek göstererek yanıt verdi ve Avrupa Birliği’nin bu alanda daha fazla liderlik göstermesi gerektiğini söyledi.
Rafael Schvartzman, Avrupa havacılığının karşı karşıya olduğu rekabet krizine dair kapsamlı bir tablo sunarken, çözümün mümkün olduğunu ancak bunun için siyasi irade ve sektörel iş birliği gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.